“Bu açıklıkların ne halt!” Keserbakar, Hayati’nin sevimli yüzüne bakarak dedi.
Hayat Efendim, Hayat Hayati şöyle dedi: “Üç -event, bekleyen belediye otobüsü ağız doluydu, durmadan çok fazla beklediler, bir süre sonra gereksiz kalabalıklar ve kalabalık yaptılar. İzinsiz giydiklerini keşfettik.
Shadi Bey, imzayı bekleyen kağıdın imzasının önünde başını kaldırdı. Çay camının dibinde kaldı, bir noktada bir atış gibi sarhoş ve sarhoş. Televizyonda Gevişistan Cumhuriyeti başkanı Hacı Gitezoğlu, bir çeşmenin açılış töreniyle konuşuyordu. “Hayat, dedi Kes Keserbakar, biraz zor ve biraz tehdit edici:
Berkemal Hayati, bu çıkış beklemedi, arkadan akan ter hissetti, kravatını çekti, “Tanrım” dedi, “Açıkçası tespitleriniz yok” dedi.
“Gözaltı numarası yavaş yavaş düşüyor Hayati Efendi, dedi Kes Keserbakar, Kes Keserbakar, parmağını televizyona koydu,” Bu adamın kulağındaki gözaltı sayısı düşerse, senin hakkında ne düşündüğünüzü düşündünüz. Lord, “Dedi. Keserbakar koltuğa oturdu, önündeki kağıt pilleri imzalamaya devam etti”, her gün sizden en az otuz gözaltı istiyorum, aksi takdirde geri kalanını düşünüyorsanız “dedi:” Dışarı çıkabilirsiniz. “Dedi,” diye emretti, “dedi canlı, alçak ve titrek bir sesle.
Komiser Nurrettin, 8 Ağustos 16.00, Hayati’nin Odası Tıkladı. Komutla “Gel” komutu. “Ben bir amirim,” dedi başını öne doğru eğerek, “bugün gözaltı yoktu” dedi. Hayati’nin öfkesi tekrar sessizliği tarafından anlaşıldı. Ağzını bir bıçakla açmadı, eliyle “dışarı” bir işaret yaptı. Diye düşündü, diye düşündü, diye düşündü … Saate baktığını, 16.41 olduğunu düşündü. Nurrettin adlı telefonunu kucakladı, “Tüm üçüncü derece akrabalarımı toplayın. Üç dakika içinde bir liste istiyorum” dedi kapalı. Nurttin, liste 16.44’ün eline geçti. Hayat, Keserbakar’ın odasında zaman kaybetmeden ortaya çıktı. “Tanrım,” dedi, “8 Ağustos 16.45’ten başlayarak 32 kişiyi tutukladık”. Keserbakar’ın yüzü güldü. “Suçlar nedir,” diye sordu. Hayati cevapladı: “GCC’nin 783. Maddesi,” “Kolluk kuvvetlerinin akrabalarına sorma ve davayı hatırlamaması istenmemesi” suçunu aldık, Lord. “